You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.

ÇALIŞANLARIN İŞVEREN BÜNYESİNDE ÇALIŞMALARI ESNASINDA YARATTIKLARI ESER, TASARIM VE BULUŞLAR ÜZERİNDE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

  • 4 Temmuz 2022
ÇALIŞANLARIN İŞVEREN BÜNYESİNDE ÇALIŞMALARI ESNASINDA YARATTIKLARI ESER, TASARIM VE BULUŞLAR ÜZERİNDE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

ÇALIŞANLARIN İŞVEREN BÜNYESİNDE ÇALIŞMALARI ESNASINDA YARATTIKLARI ESER, TASARIM VE BULUŞLAR ÜZERİNDE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

 

İşbu hukuki bilgilendirme yazımızda çalışanların işveren bünyesinde çalışmaları esnasında yarattıkları eser, tasarım ve buluşlar üzerinde fikri mülkiyet hakları incelenecektir. Bu kapsamda şirketlerde iyi ve yaratıcı fikirleri ödüllendirme anlamında çalışanlara verilen ödüller (örneğin; ikramiye, tatil, özel sigorta vb)hakkında çalışanın fikirlerinden şirketin faydasına katkı sağlayanlara her ne kadar şirket tarafından belirlenebilecek bir politika ile ödüllendirilme sistemi uygulansa dahi, ilgili çalışan- fikir sahibine fikri mülkiyet hak sahipliğinden dolayı söz konusu şirket aleyhinde doğabilecek bir uyuşmazlık ile karşılaşılıp karşılaşılamayacağı değerlendirilecektir.

 

Bu çerçevede söz konusu hukuki bilgilendirme yazımız ile, işveren şirketlerin iyi ve yaratıcı fikirleri ödüllendirme çerçevesinde, çalışma hayatı içerisinde yaratıcı ortamı sağlamak suretiyle çalışanlar tarafından yaratılan/yaratılması istenen ürünlerin, eserlerin, tasarımların, buluşların fikri mülkiyet hakları ve işverenin hak sahipliği kavramları; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”), 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) hükümleri uyarınca değerlendirilecektir.   

 

Bildiğimiz üzere 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 2. maddesi ile “Özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuki ilişki gereğince, başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişiler ile kamu görevlilerini” şeklinde belirtildiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde işveren ile işçi arasında kurulan iş akitlerinin veya TBK m.393 hükümleri çerçevesinde kurulmuş hizmet sözleşmelerinin aktörleri konumunda olan “çalışan” tanımlaması yapılmıştır. Örneğin; işveren şirket olan yazılım firmasına çalışan mühendis, laboratuvarda çalışan kimyager, ajansta çalışan tasarımcı, “çalışan” olarak tanımlanabilmektedir. İşveren şirketler ise, sermayesini kullanarak çalışanlara üretim yapmaları, yaratmaları için uygun ortam sağlayan süje konumundadır.

 

İşverenin işyerinde, işverenin bilgisayarı ile, işverenin bulunduğu müşteri için, aklını, yaratıcılığını, deneyimlerini kullanan çalışanın bir başka deyişle fikir sahibi olan tasarımcının, tasarımı üzerindeki hak sahipliği sıklıkla uyuşmazlık konusu olmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, tasarımcı/eser sahibi ile işveren şirket tarafları arasında yaptıkları sözleşme ile, çalışan tarafından ortaya çıkarılan eserin, buluşun üzerindeki tarafların hak sahipliği belirlenmişse, uyuşmazlık işbu sözleşme hükümleri çerçevesinde çözülecektir. Ancak taraflar arasında böyle bir sözleşme ile karar alınmamış ise, kanun hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

 

Mevzuatımız çalışanların fikirleri doğrultusunda yarattıkları eser, tasarım ve buluşlar üzerindeki hak sahipliği hususunda bazı karineler düzenlemiştir. Bu doğrultuda, çalışanların fikirleri doğrultusunda ortaya çıkan, yaratılan ürünün mahiyetine göre farklı kanun maddelerine başvurmamız mümkün olacaktır. Bu kapsamda çalışanların iyi ve yaratıcı fikirleri doğrultusunda yaratılan ürünün mahiyetine göre;

 

  • Edebiyat, musiki, güzel sanat, sinema, ilim (örneğin, FSEK m. 1/B-g maddesi ile belirtildiği üzere bilgisayar programları, ara yüzler,krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması) eserleri söz konusu ise 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na,
  • ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüolarak 2 ya da 3 boyutlu Tasarımlar söz konusu ise 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 55-81 maddelerine,
  • Buluşlar söz konusu ise, 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 82-145. maddelerine başvurmak gerekecektir.

 

Dolayısıyla çalışanların fikirleri doğrultusunda yaratılan ürünlerin mahiyetine göre ayrım yapmak suretiyle açıklamalarda bulunmamız gerekecektir

 

Bununla birlikte, 6098 sayılı TBK’nın “Sinai ve fikri mülkiyet hakkı” başlığı altında düzenlenen 427 maddesi ile “Hizmet buluşları üzerinde işçinin ve işverenin hakları, bunların kazanılması ile diğer sınaî ve fikrî mülkiyet hakları konusunda özel kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde belirtildiği üzere, çalışanların yarattıkları eserler üzerinde işverenin hak sahipliği konusunda, ürünün niteliğine göre Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu veya Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine başvurulması gerektiği belirtilmiştir.

 

  • 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kapsamında İşverenin Hak Sahipliği

 

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda “yaratma gerçeği ilkesi” benimsenmiş ve bu ilke uyarınca m. 1/B-b ve 8 ile de belirtildiği üzere eserin sahibi, eseri meydana getiren kişi olarak tanımlanmıştır.

 

Eserin çalışan tarafından iş sözleşmesi kapsamında edimini ifa ederken oluşturulması halinde, işverenin de eser üzerinde FSEK’tan kaynaklanan belirli hakları bulunmaktadır. Zira FSEK m.18/2 ile “aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır” şeklinde belirtildiği üzere, işveren- çalışan ilişkisinde eserin sahibi, eseri meydana getiren kişi olan “çalışan” dır fakat iş ilişkisi gereği meydana getirilen eser üzerindeki tasarruf yetkisi işverene aittir. Bu doğrultuda örneğin, işveren şirket firmasına çalışan mühendisin eseri, örneğin krokisi üzerindeki hak sahibi, işverenindir.

 

Ancak kanunun ilgili maddesi ile, çalışanlar tarafından iş görürken yaratılan eserlerin üzerinde işverenlerin kanunen eser sahibi olması reddedilmekte, işverenlere çalışanlar tarafından yaratılan eser üzerindekullanma hakkı verilebileceği kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, yaratılan eserin eser sahipliği çalışanda kalmaya devam ederken, eser üzerindeki mali haklardan işveren faydalanır.

 

Eserler üzerindeki fikri haklar; mali haklar ve manevi haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. FSEK m.20 ile belirtildiği üzere eserden doğan mali haklar; işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlar ile umuma iletim hakkı iken, FSEK m. 14-17 ile belirtildiği üzere eserden doğan manevi haklar; umuma arz hakkı, adın belirtilmesi (tanıtılma hakkı), eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı ve eser sahibinin zilyed ve malike karşı haklarıdır (örneğin eserin tek ve özgün olması durumunda eser sahibinin iade edilmek üzere geri isteme hakkı gibi).

 

Önemle belirtmek gerekir ki, FSEK m.18/1 ile mali hakları kullanma yetkisinin münhasıran eser sahibi olan çalışana ait olduğu belirtmekle birlikte, m.18/2 ile bu kuralın istinasının düzenlendiğini belirtilerek, eser sahibi çalışanın yarattığı eser üzerindeki manevi hakları kullanma yetkisinin kendisinde kalacağının, yalnızca mali hakları kullanma yetkisinin işverene ait olacağının kabulü gerekmektedir. Nitekim yerleşik Yargıtay içtihatları[1] ve doktrin çerçevesinde, manevi hakların kişiye sıkı sıkıya bağlı ve devredilmez nitelikte olması nedeniyle, sadece mali hakların işverene devrinin mümkün olabildiği sonucuna ulaşılmaktadır.  

 

Umuma arz hakkı, adın belirtilmesi (tanıtılma hakkı), eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı ve eser sahibinin zilyed ve malike karşı hakları gibi manevi haklara ilişkin olarak ise, işveren ancak çalışanından manevi hakların kullanılması hususunda yetkilendirilmesini isteyebilir. Örneğin; yazılım şirketi adına çalışan yazılımcı, programı üzerinde üçüncü bir kişi tarafından değişiklik yapılması halinde değişikliği engelleme, eski haline getirtme veya tazminat talep etme haklarını kendisi adına kullanması için yazılım şirketi olan işverenini yetkilendirebilir. 

 

Ancak FSEK m.14/3 ile “Eserin umuma arzedilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklıdır.” şeklinde belirtildiği üzere, işverenin yetkilendirilmesi suretiyle çalışanın şeref ve itibarını zedeleyecek bir hak kullanımı söz konusu olması durumunda çalışan, işvereninin bu hakları kullanmaktan menedebilecektir.

 

Bununla birlikte, FSEK m.52 uyarınca mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirtmemiz gerekir ki, iş ilişkisi içinde yaratılan eserlerin mali haklarını kullanma yetkisi kanundan doğan (FSEK m.18/2) bir yetki kullanımı olduğu için, taraflar arasında aksine ilişkin bir sözleşme bulunmadığı sürece, FSEK m.52’ye uygun yazılı bir devir sözleşmesine gerek olmaksızın FSEK’te sayılan mali hakları kullanma yetkisi (işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlar ile umuma iletim hakkı) işverene devredilmiş sayılacaktır.

 

  • Ancak her ne kadar işveren bünyesinde çalışanın iş görürken yarattığı eser üzerindeki mali hakların devrinin işverene devredilmesi bakımından uygulamada yazılı sözleşme akdedilmesi zorunlu olmasa da, gerek mali gerekse manevi haklar bakımından çalışanın yarattığı eser üzerindeki işveren ve çalışanın ayrı ayrı hak sahipliğinin sınırlarını belirlemek amacıyla sözleşme akdedilmesi, pratik anlamda işverene kolaylık sağlayacak ve yerinde olacaktır.

 

  • Zira işveren bünyesinde çalışanın iş görürken yarattığı eser; örneğin iş görmesi esnasında yarattığı krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserler, endüstriyel model ve resimler üzerindeki hak sahipliği konusu dışında, bu eserleri oluşturan fikirlerin üretilmesi hususunda işyerinde teşvikin sağlanması amacıyla verilen prim, özel sigorta gibi yan hakların da düzenlenmesi ve ilgili sözleşme ile belirlenmesi söz konusu olabilecektir.

 

Önemle belirtmemiz gerekir ki ikramiye, işverenin yılbaşı, bayram, işyerinin kuruluşu gibi nedenler adı altında ödenebilmekte olup, işverenin yapılan işten duyduğu memnuniyeti ve işçi- işveren arasındaki bağlılığı gösteren bir anlam taşımaktadır. İkramiye uygulaması, bir yasa veya sözleşme hükmüne dayanmadıkça veya işveren tarafından tek taraflı olarak verilen ikramiyeler işyeri uygulaması haline gelmek suretiyle süreklilik kazanmadıkça, işverenler ikramiye verip vermemekte veya dilediği şekillerde ya da örneğimizde olduğu gibi, iyi ve yaratıcı fikirler üretmeleri şart ve koşulu ile ikramiye vermekte serbesttir.

 

  • Bu bakımdan işveren işyerinde, çalışanının sadece iyi ve yaratıcı fikirler üretmek şart ve koşuyla çalıştığı süre içerisinde yaratmış olduğu ürüne (tasarım, eser, buluş) ilişkin ödüllendirilmek ve teşvik etmek amacıyla ikramiye verebilecektir.Ücret eki olarak ikramiye uygulamasına benzer nitelikte tatil uygulaması ve ilgili çalışan adına özel sigorta yaptırılması da mümkün olabilecektir. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, söz konusu fikir doğrultusunda çalışanın iş görürken yaratmış olduğu eserin hak sahipliğine ilişkin koşulların, işçi ile işveren arasında akdedilecek bir sözleşme ile ayrıca belirlenmesi yerinde olacaktır.

 

  • Yurtdışı kaynaklı şirketlerde bir de fikrin/buluşun yurtdışına gönderilmesi yönünden ayrıca konuyu değerlendirelim.

 

Öncelikli olarak, çalışanın iyi ve yaratıcı fikirler üretmek suretiyle çalıştığı süre içerisinde yaratmış olduğu eser bakımındanyurtdışına aktarılması, yurtdışında çoğaltılması ve yayılmasını değerlendirmemiz gerekirse;

 

Mali Hakların bir görünüş şekli olarak çoğaltma hakkı kapsamında FSEK m.22 ile;

 

  • Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
  • Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Aynı kural, kabartma ve delikli kalıplar hakkında da geçerlidir.
  • Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.

 

Bununla birlikte yine mali haklar bakımından yayma hakkı kapsamında FSEK m. 23 ile;

 

  • Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
  • Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez. Kiralama ve kamuya ödünç verme yetkisi eser sahibinde kalmak kaydıyla, belirli nüshaların hak sahibinin yayma hakkını kullanması sonucu mülkiyeti devredilerek ülke sınırları içinde ilk satışı veya dağıtımı yapıldıktan sonra bunların yeniden satışı eser sahibine tanınan yayma hakkını ihlal etmez. Bir eserin veya çoğaltılmış nüshalarının kiralanması veya ödünç verilmesi şeklinde yayımı, eser sahibinin çoğaltma hakkına zarar verecek şekilde, eserin yaygın kopyalanmasına yol açamaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kültür Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle[2] düzenlenir.” şeklinde belirtilmiştir.

 

Bu bakımdan, çalışanın iyi ve yaratıcı fikirler üretmek suretiyle çalıştığı süre içerisinde yaratmış olduğu eser bakımından eserin yurtdışına aktarılması, yurtdışında çoğaltılması ve yayılmasına ilişkin mali haklar münhasıran eser sahibi çalışana ait olduğu belirtilmiş olsa da, yukarıda belirttiğimiz üzere FSEK m.18/2 kapsamında işveren- çalışan ilişkisinde eserin yurtdışına aktarımı, yayma hakkı gibi mali hakların kullanma yetkisi işverende olacaktır.

 

Bu kapsamdaçalışan ile işveren arasındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, çoğaltma, yurtdışına aktarma, yayma gibi mali haklar işverence kullanılabilecektir.

 

Ancak önemle belirtmekte fayda vardır ki, FSEK m.18/2 ile “aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça” ibaresi ile belirtildiği üzere, işveren ile çalışan arasında akdedilecek bir sözleşme çerçevesinde, çalışanın yaratmış olduğu eser bakımından eser üzerindeki herhangi bir mali hakkın çalışan tarafından kullanılabileceğinin kararlaştırılması da mümkündür. Bu durumda ilgili sözleme gereğince örneğin mali haklardan yayma hakkının; eserin yurtdışında yayılmasının kısıtlanması mümkün olabilecektir.

 

  • 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Tasarım Hükümleri Kapsamında İşverenin Hak Sahipliği

 

  • Çalışanların fikirleri doğrultusunda ortaya çıkan, yaratılan ürünün, tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü olarak 2 ya da 3 boyutlu Tasarımların söz konusu olması halinde 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 55-81 maddelerine başvurulacaktır.

 

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55. maddesi kapsamında tasarım, “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümünü; ürün ise, “bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri” ifade etmektedir.

 

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 73 maddesi[3] ile belirtildiği üzere, aksi sözleşme ile kararlaştırılmadığı takdirde, çalışanların bir işletmede yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı tasarımların hak sahibi, işverenleridir. SMK m.73/2 uyarınca, çalışanların görevi gereği olmasa da, işyerindeki genel faaliyet konusu bilgi ve araçlardan faydalanmak suretiyle yaptığı tasarımların da sahibi, talep edilmesi halinde işverenidir. 

 

Bununla birlikte, SMK m.73/3 uyarınca “çalışan” kavramı genişletilmek suretiyle öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerleri de kapsamı içerisine almış olup, çalışanların tasarımlarına ilişkin hükümlerin bu kişilere de uygulanacağı hükme alınmıştır.

 

SMK m.74 uyarınca[4] tasarımın önemi dikkate alınarak “çalışan” ın faaliyeti gereği gerçekleştirdiği, iş ilişkisi sırasında yaptığı veya görevi gereği olmasa da işyerindeki bilgi ve araçlardan yararlanmak suretiyle yaptığı tasarımlar hakkında “bedel isteme hakkına sahip olduğu” hükme alınmıştır.

  • Bu bakımdan, FSEK düzenlemesinden farklı olarak, çalışanın iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde bir tasarım yaratması halinde, çalışanının sadece iyi ve yaratıcı fikirler üretmek şart ve koşuyla çalıştığı süre içerisinde yaratmış olduğu tasarıma ilişkin ödüllendirilmek ve teşvik etmek amacıyla verilecek ikramiye haricinde, söz konusu tasarım üzerinde ayrıca bir bedel isteme hakkı bulunmaktadır.

 

SMK m. 74/1 ile belirtildiği üzere, çalışanın yaratmış olduğu tasarıma ilişkin “bedel” konusunda anlaşamamaları halinde, bedelin mahkeme aracılığı ile tespit edilebileceği belirtilmektedir. Bu tespit ile görevli mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri olacaktır.

 

  • Bu doğrultuda, çalışan ile işveren arasında akdedilecek bir sözleşme çerçevesinde tasarıma ilişkin bedel konusunda anlaşılması, şirket lehine olacaktır.

 

Çalışanın iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde bir tasarım yaratması ve bu tasarımın kamuya sunulması[5], yurt dışına aktarılması, yayımı bakımından değerlendirmemiz gerekirse;

 

SMK m. 73 uyarıncaaksi sözleşme ile kararlaştırılmadığı takdirde, çalışanların bir işletmede yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı tasarımların hak sahibi, işverenleri olduğundan, tasarımların yurt dışına yayımı, kamuya sunulmasına ilişkin hak sahipliği de işverenine ait olacaktır.

 

  • 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Patent Hükümleri kapsamında İşverenin Hak Sahipliği

 

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 82-145 arası maddeleri ve 29.09.2017 tarih ve 30195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çalışan Buluşlarına, Yükseköğretim Kurumlarında Gerçekleştirilen Buluşlara ve Kamu Destekli Projelerde Ortaya Çıkan Buluşlara Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) ile çalışan buluşlarında işveren ve çalışanlara çeşitli hak ve yükümlülükler yüklenmektedir.

 

SMK m.113[6] uyarınca hizmet buluşu, çalışanın (i) bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği veya (ii) büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptığı buluştur. Bu buluşların dışında kalan buluşlar ise, “serbest buluş”olarak nitelendirilir.

 

Bununla birlikte Yönetmelik’in 20. maddesi[7] ile, çalışana ödenecek bedelin belirlenmesine esas teşkil eden 3 buluş grubu öngörülmektedir.

 

Bu kapsamda;

  1. Grup: İşletmedeki görev alanına doğrudan girmeyen konularda çalışanın kendi kendine üstlendiği bir görev vesilesiyle ve buluşun gerçekleştirilmesine işletmenin katkısının olmadığı durumda gerçekleştirilen buluşlar.
  2. Grup: İşletmedeki görevlendirmenin doğrudan neden olmadığı ancak işletme tarafından tespit edilen ihtiyacın giderilmesi veya sorunların çözümü için gerçekleştirilen veya buluşun gerçekleştirilmesine işletmenin katkısının olduğu buluşlar ve

 

  1. Grup: İşletmede verilen görevlendirmenin doğrudan neden olduğu ve buluşun gerçekleştirilmesine işletmenin tam katkısının olduğu durumda gerçekleştirilen buluşlardır.

 

Çalışanın iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde bir buluş gerçekleştirmesi halinde; çalışanın işverene yapacağı bildirim yükümlülüğü, işverenin tam veya kısmi hak talebi, bu kapsamda işverenin buluş karşılığında ödeyeceği bedel ve buluşa ilişkin patent başvurusu sürecine ilişkin kısa bir bilgilendirme yapmamız gerekmektedir.

 

Çalışanın Bildirim Yükümlülüğü

 

SMK m.114 uyarınca gerek hizmet buluşları gerekse serbest buluşlar bakımından çalışan işverene bildirimde bulunmakla yükümlüdür. Ancak kanunda söz konusu bildirim için belirli bir süre öngörülmemiş olup, “çalışana bildirimi gecikmeksizin yapma” yükümlülüğü getirilmiştir. Bildirim, işveren tarafından belirlenen birim yetkisine veya herhangi bir belirleme olmaması halinde buluşu yapançalışanın birim yetkilisine yapılabilir. Buluşun birden fazla çalışan tarafından gerçekleştirilmesi halinde bildirim birlikte yapılır.

 

Önemle belirtmek gerekir ki, bildirimin içeriği buluşun niteliğine göre değişkenlik gösterir. Bildirime konu buluşun “hizmet buluşu” olması halinde bildirim, teknik problemi, çözümünü ve hizmet buluşunun nasıl gerçekleştirildiğini içerir. Çalışan bildiriminde, kendisine işiyle ilgili olarak verilen yazılı veya sözlü talimatları, yararlanmış olduğu işletme deneyim ve çalışmalarını, varsa buluşun gerçekleşmesinde katkısı olan diğer çalışanları, bu çalışanların katkılarının türünü ve kapsamını ve ayrıca kendisinin ve diğer çalışanların buluştaki katlı paylarını belirtmelidir.

 

Serbest buluşun söz konusu olduğu hallerde ise bildirim, işverenin buluşun serbest bir buluş olup olmadığına ilişkin bir kanaate varmasına imkan verecek şekilde buluşun gerçekleşme şeklini içermelidir. Önemle belirtmemiz gerekir ki, serbest buluşun işverenin faaliyet alanı içinde kullanılabilir olmadığı açıksa, çalışanın bildirim yükümlülüğü bulunmaz.

 

  • Ancak söz konusu serbest buluş, işletmenin faaliyet alanına girmemekle beraber işletme, söz konusu buluşun ilgili olduğu alanda faaliyette bulunmak için ciddi hazırlıklar içindeyse çalışan, serbest buluşunu başka bir şekilde değerlendirmeye başlamadan önce, tam hak tanınmaksızın, uygun şartlar altında buluşundan yararlanma imkanı vermek için işverene teklifte bulunmakla yükümlüdür. İşveren teklifin kendisineulaştığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde cevap vermezse, öncelik hakkını kaybeder.

 

SMK m.114 uyarınca çalışanın bildirim yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde çalışan, işveren nezdinde doğan zararlardan sorumlu olur. Bununla birlikte işbu bildirim yükümlülüğünün halinde, SMK m.110 gereğince söz konusu buluş için çalışan tarafından gerçekleştirilen patent başvurusu henüz sonuçlanmamış ise “patent başvurusunun gaspı davası” veya buluşa patent verilmiş olması halinde ise SMK m.111 gereğince “patentin gaspı davası” işveren tarafından ikame edilebilir.

 

SMK m.115 ile belirtildiği üzere, çalışanın işverene yapacağı bildirimin ulaştığı tarihten itibaren4 ay içerisinde işveren yazılı olarak tam veya kısmi hak talebinde bulunur. Çalışana böyle bir bildirimin süresinde yapılmaması veya işveren tarafından hak talebinde bulunulmadığına dair bildirim yapılması hâlinde, hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanır.

 

SMK m.115/2 gereğince işverenin hizmet buluşuna ilişkin tam hak talebinde bulunması hâlinde, bununla ilgili bildirimin çalışana ulaşması ile buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçmiş olur.

 

Ancak işverenin hizmet buluşuna ilişkin kısmi hak talebinde bulunması halinde, hizmet buluşu “serbest buluş” niteliği kazanır ve işveren kısmi hakka dayanarak buluşu kullanabilir. Fakat bu kullanma, çalışanın buluşunu değerlendirmesini önemli ölçüde güçleştiriyorsa çalışan, buna ilişkin hakkın tamamen devralınmasını veya kısmi hakka dayanan kullanım hakkından vazgeçilmesini işvereninden talep edebilir. İşveren, söz konusu talebin kendisine ulaşmasından itibaren 2 ay içerisinde cevap vermezse, işverenin kısmi hakka dayanarak buluşu kullanma hakkı sona erer. 

 

Çalışanın Gizlilik Yükümlülüğü

 

Ayrıca belirtmemiz gerekir ki SMK m. 114/6 uyarınca çalışan, hizmet buluşunu serbest buluş niteliği kazanmadığı sürece gizli tutmakla yükümlüdür.

 

İşverenin Buluşa İlişkin Hak Talebinde Bedel Ödeme Yükümlülüğü 

 

SMK m. 115/6 [8] uyarınca işveren, çalışanın iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde yaratmış olduğu hizmet buluşu üzerinde “tam hak” talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteyebilir. Ayrıca işveren işbu hizmet buluşu üzerinde “kısmi hak” talep ederse ve işverenin buluşu kullanması halinde çalışanın makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteme hakkı doğar.

 

SMK m.115/9 uyarınca, işverenin hizmet buluşuna ilişkin kısmi veya tam hak talebinde bulunmasını takiben bedel ve ödeme şeklî, işveren ile çalışan arasında imzalanan sözleşme veya benzeri bir hukuk ilişkisi hükümlerince belirlenir.

 

  • Bu bakımdan tasarımda olduğu gibi, çalışanın iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde yaratmış olduğu hizmet buluşları kapsamında, ikramiye, tatil uygulaması dışında, Yönetmelik’in 21. maddesi doğrultusunda ayrıca bir “bedel” ödenmesi ve işveren ile çalışan ayrıca bir sözleşme akdedilmesi gerekecektir.

 

Buluşa ilişkin hakkın işveren tarafından kullanımı kapsamında ödenecek bedelin hesaplanmasında, hizmet buluşunun ekonomik olarak değerlendirilebilirliği, çalışanın işletmedeki görevi ve işletmenin buluşun gerçekleşmesindeki payı dikkate alınır. Yönetmelik’in 20. maddesi uyarınca, bu kriterlere göre belirlenecek hizmet buluşunun bedeli yine Yönetmelik’in 21. maddesinde[9] her bir buluş grubu için öngörülen katsayılar ile buluştan elde edilen gelirlerin çarpılması ile hesaplanır. Hizmet buluşu birden çok çalışan tarafından gerçekleştirilmişse, bedel ve ödeme şekli her biri için ayrı ayrı belirlenir.

 

İşverenin Başvuru Yükümlülüğü  

 

İşverenin tam hak talebinde bulunduğu buluşlar bakımından patent başvurusunda bulunma yükümlülüğü bulunur. Söz konusu başvuru yükümlülüğü;

 

  • hizmet buluşunun serbest buluş niteliği kazanması,
  • çalışanın buluşu için başvuru yapılmamasına rıza göstermesi,
  • işletme sırlarının korunmasının başvuru yapmamayı gerektirmesi hallerinde ortadan kalkar.

 

Ayrıca işletmenin menfaatleri başvuru ile zedeleniyorsa, işveren başvurunun yapmaktan kaçınabilir. Bu halde başvurunun yapılmaması, bedelin hesaplanmasında dikkate alınır.

 

İşverenin Gizlilik Yükümlülüğü

 

Çalışanın gizlilik yükümlülüğü bulunduğu gibi, işverenin de gizlilik yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda işveren tam hak talep etmediği takdirde, kendisine bildirimi yapılan buluşa ilişkin bilgileri, çalışanın haklı menfaatlerinin devamı süresince gizli tutmakla yükümlüdür. 

 

  • Ayrıca belirtmemizde yarar vardır ki, çalışan buluşlarına ilişkin hükümler nispi emredici nitelikte olup, çalışan aleyhine değiştirilemez. Bu bakımdan tarafların çalışan buluşlarına ilişkin sözleşme yapma serbestliği, hizmet buluşlarında patent verilmesi için yapılacak başvurudan; serbest buluşlarda ise çalışanın işverene yapacağı bildirim yükümlülüğünden sonra başlar.

 

  • Sınai Mülkiyet Kanunu, çalışan buluşlarına ilişkin sözleşmelerin SMK’ya aykırı olmasa da hakkaniyet ile bağdaşmadığı hallerde de geçersiz sayılacağını ve geçersizliğin, çalışanın iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 6 aylık sürenin sonuna kadar ileri sürülebileceğini düzenlemektedir.

 

Önemle belirtmek gerekir ki, patent başvurularından doğan haklar başvurunun yapıldığı/geçerliliğin sağlandığı ülke ile sınırlıdır. Bu kapsamda, teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla verilen, buluşun üzerindeki üretim, satım ve kullanım haklarını sınırlı bir süre ve yer için üçüncü kişilere karşı güvence altına alan koruma olan “patent başvurusunun” talep edildiği ülkelerde tek tek veya bölgesel veya uluslararası başvuru sistemleri uyarınca başvuru yapmak gerekmektedir.

Bununla birlikte, SMK m.116/5[10] uyarınca işveren, hizmet buluşu için tam hak talebinde bulunmuşsa, söz konusu buluşun yabancı bir ülkede de korunması için patent başvurusunda bulunabilir.

Bu bakımdan iş görme süresi içerisinde iyi ve yaratıcı fikirleri çerçevesinde bir hizmet buluşu yaratması ve işverenin bu buluş için tam hak talebinde bulunması halinde, söz konusu buluşun ilgili yabancı ülkede de korunması amacıyla ilgili yabancı ülkenin mevzuatları çerçevesinde ayrıca patent başvurusunda bulunulması mümkün olacaktır.

 

 

 

[1]Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/3490 E.-2006/6930 K. sayılı ve 15.06.2006 tarihli ilamı

[2]26727 sayı ve 11.12.2007 tarihli KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYIN YÖNETMELİĞİ

[3]Hizmet ilişkisi ile diğer iş görme ilişkilerindeki hak sahipliği

MADDE 73- (1) Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça çalışanların bir işletmede yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanarak iş ilişkisi sırasında yaptığı tasarımların hak sahibi, işverenleridir. 

(2) Çalışanların bulunduğu işyerindeki genel faaliyet konusu bilgi ve araçlardan faydalanmak suretiyle birinci fıkra kapsamı dışında yaptığı tasarımların hak sahibi, talep edilmesi hâlinde işverenleridir.

(3) Çalışanların tasarımlarına ilişkin hükümler öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerlerin tasarımları ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde belirtilen öğretim elemanlarının bilimsel çalışmalar veya araştırmalar sonucunda gerçekleştirdiği tasarımlar hakkında da uygulanır.

(4) Hizmet ilişkisi dışında kalan iş görme sözleşmeleri çerçevesinde yapılan tasarımlarda hak sahibi, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde belirlenir.

 

[4]Çalışanlar tarafından yapılan tasarımlara ilişkin hak talebinde bedel

MADDE 74- (1) Çalışanın, 73 üncü maddenin ikinci fıkrası kapsamında yapmış olduğu tasarımın önemi dikkate alınarak tespit edilecek bir bedel isteme hakkı vardır. Taraflar bu bedel konusunda anlaşamadıkları takdirde söz konusu bedel mahkeme tarafından tespit edilir.

(2) 73 üncü maddenin üçüncü fıkrası kapsamında öğretim elemanlarınca gerçekleştirilen tasarımlardan elde edilen gelirin yükseköğretim kurumu ve tasarımcı arasındaki paylaşımı tasarımcıya gelirin en az yarısı verilecek şekilde ilgili yükseköğretim kurumunun yönetim kurulunca belirlenir.

 

[5]Kamuya sunma

MADDE 57- (1) Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.

(2) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.

 

[6]Hizmet buluşu ve serbest buluş

MADDE 113- (1) Çalışanın, bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş, hizmet buluşudur.

(2) Birinci fıkrada belirtilen hizmet buluşunun dışında kalan buluş, serbest buluş olarak kabul edilir.

(3) Öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler hakkında çalışanlara ilişkin hükümler uygulanır.

(4) Çalışan buluşu için uygulanan hükümler, diğer kanuni düzenlemeler ve taraflar arasında yapılan sözleşme hükümleri saklı kalmak şartıyla, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların buluşları hakkında da uygulanır.

(5) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara buluşları için ödenecek bedel, buluştan elde edilen gelirin üçte birinden az olamaz. Ancak buluş konusunun kamu kurum veya kuruluşunun kendisi tarafından kullanılması hâlinde ödenecek bedel, bir defaya mahsus olmak üzere, bedelin ödendiği ay için çalışana ödenen net ücretin on katından fazla olamaz.

(6) 3/7/2014 tarihli ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında yeterlik alan araştırma altyapılarında gerçekleşen buluşlar hakkında 6550 sayılı Kanunda yer alan hükümler uygulanır. 6550 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde bu Kanunun 121 inci maddesi hükmü kıyasen uygulanır.

 

[8]İşverenin buluşa ilişkin hakkı ve hak talebinde bedel

MADDE 115- (1) İşveren, hizmet buluşu ile ilgili olarak tam veya kısmi hak talep edebilir. İşveren bu talebi, çalışanın bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren dört ay içinde yazılı olarak çalışana bildirmek zorundadır. Çalışana böyle bir bildirimin süresinde yapılmaması veya hak talebinde bulunulmadığına dair bildirim yapılması hâlinde, hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanır.

(2) İşverenin hizmet buluşuna ilişkin tam hak talebinde bulunması hâlinde bununla ilgili bildirimin çalışana ulaşması ile buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçmiş olur.

(3) İşverenin hizmet buluşuna ilişkin kısmi hak talep etmesi hâlinde, hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanır. Ancak bu durumda işveren, kısmi hakka dayanarak buluşu kullanabilir. Bu kullanma, çalışanın buluşunu değerlendirmesini önemli ölçüde güçleştiriyorsa çalışan, buluşa ilişkin hakkın tamamen devralınmasını veya kısmi hakka dayanan kullanım hakkından vazgeçilmesini işverenden isteyebilir. İşveren, çalışanın bu isteğine ilişkin bildirimine tebellüğ tarihinden itibaren iki ay içinde cevap vermezse, işverenin kısmi hakka dayanarak buluşu kullanma hakkı sona erer.

(4) İşverenin hizmet buluşuna ilişkin hak talebinde bulunmasından önce çalışanın buluş üzerinde yapmış olduğu tasarruflar, işverenin haklarını ihlal ettiği ölçüde, işverene karşı geçersiz sayılır. 

(5) İşveren, tam hak talep etmediği takdirde, kendisine bildirimi yapılan buluşa ilişkin bilgileri, çalışanın haklı menfaatlerinin devamı süresince gizli tutmakla yükümlüdür.

(6) İşveren hizmet buluşu üzerinde tam hak talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini işverenden isteyebilir. İşveren hizmet buluşu üzerinde kısmi hak talep ederse, işverenin buluşu kullanması hâlinde, çalışanın makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteme hakkı doğar.

(7) Bedelin hesaplanmasında hizmet buluşunun ekonomik olarak değerlendirilebilirliği, çalışanın işletmedeki görevi ve işletmenin buluşun gerçekleştirilmesindeki payı da dikkate alınır.

(8) İşveren, hizmet buluşuna ilişkin talepte bulunduktan sonra, buluşun korunmaya değer olmadığını ileri sürerek bedelin ödenmesinden kaçınamaz. Ancak buluşun korunabilir olmadığı konusunda açılan dava sonucunda mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi hâlinde çalışan, bedel talebinde bulunamaz.

(9) İşverenin hizmet buluşuna ilişkin kısmi veya tam hak talebinde bulunmasını takiben bedel ve ödeme şeklî, işveren ile çalışan arasında imzalanan sözleşme veya benzeri bir hukuk ilişkisi hükümlerince belirlenir.

(10) Hizmet buluşu birden çok çalışan tarafından gerçekleştirilmişse, bedel ve ödeme şekli her biri için, dokuzuncu fıkraya uygun olarak ayrı ayrı belirlenir.

(11) Çalışan buluşları ile ilgili bedel tarifesi ve uyuşmazlık hâlinde izlenecek tahkim usulü yönetmelikle belirlenir.

(12) Çalışan, serbest buluş niteliği kazanmış hizmet buluşu konusunda 119 uncu madde hükümlerine tabi olmaksızın dilediği şekilde tasarrufta bulunabilir.

 

[9]Bedelin hesaplanması

MADDE 21 – (1) Hizmet buluşu için çalışana ödenecek bedel, buluştan elde edilen kazanç ile 20 nci maddenin birinci fıkrasına göre buluşun ait olduğu gruplar esas alınarak üçüncü fıkrada yer alan tabloda verilen katsayılar çarpılarak hesaplanır.

(2) Buluştan elde edilen kazancın, asgari ücretin net miktarının 150.000 katını aşan miktarı için işverenin bedel ödeme zorunluluğu yoktur.

(3) Buluşun ait olduğu gruplara ve buluştan elde edilen kazanca göre çalışana ödenecek bedelin hesaplanmasında kullanılacak katsayılar tabloda verilmiştir:

 

 

Buluştan elde edilen kazancın net asgari ücret miktarının

 

Buluşun

ait olduğu grup

1.000 katına kadarki bölümü için katsayı

1.000 ile 5.000 katı arasındaki miktar için katsayı

5.000 ile 10.000 katı arasındaki miktar için katsayı

10.000 ile 25.000 katı arasındaki miktar için katsayı

25.000 ile 50.000 katı arasındaki miktar için katsayı

50.000 ile 100.000 katı arasındaki miktar için katsayı

100.000 ile 150.000 katı arasındaki miktar için katsayı

1. grup

0,0060

0,0050

0,0040

0,0030

0,0020

0,0010

0,0006

2. grup

0,0040

0,0030

0,0020

0,0016

0,0012

0,0008

0,0005

3. grup

0,0020

0,0015

0,0012

0,0010

0,0008

0,0006

0,0004

 

(4) Bu maddede düzenlenen çalışana ödenecek bedelin hesaplanması Ek-1’de örneklendirilmiştir.

 

[10]Hizmet buluşu için patent başvurusu yapılması

MADDE 116- (1) İşveren, kendisine bildirimi yapılan hizmet buluşu için tam hak talebinde bulunmuşsa patent verilmesi amacıyla ilk başvuruyu Kuruma yapmakla yükümlüdür. Ancak işveren, işletme menfaatleri gerektiriyorsa, patent başvurusu yapmaktan kaçınabilir. İkinci fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla, başvuru yapmaktan kaçınılması durumunda, buluş için işverenin ödemesi gereken bedelin hesaplanmasında, patent alınmamasından kaynaklanan çalışan aleyhine muhtemel ekonomik kayıplar göz önünde tutulur.

(2) İşverenin hizmet buluşu için Kuruma ilk başvuru yükümlülüğü;

  1. a) Hizmet buluşunun serbest buluş niteliği kazanması,
  2. b) Çalışanın, buluşu için başvuru yapılmamasına rıza göstermesi,
  3. c) İşletme sırlarının korunmasının başvuru yapmamayı gerektirmesi,

hâllerinden en az birinin gerçekleşmesiyle ortadan kalkar.

(3) Hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanmışsa, çalışan bizzat başvuru yapma hakkına sahiptir.

(4) İşveren, tam hak talebinde bulunmuş olduğu hizmet buluşu için başvuruda bulunmaz ve çalışanın belirleyeceği süre içinde de başvuruyu yapmazsa, buluş serbest buluş niteliği kazanır.

(5) İşveren, hizmet buluşu için tam hak talebinde bulunmuşsa, söz konusu buluşun yabancı bir ülkede de korunması için başvuruda bulunabilir.

(6) İşveren, çalışanın talebi üzerine, patent almak istemediği yabancı ülkeler için buluşu serbest bırakmak ve bu ülkelerde çalışana patent almak için talepte bulunma imkânını sağlamakla yükümlüdür. Buluşun serbest bırakılması, rüçhan hakkı süresinin geçirilmemesi açısından, makul bir süre içinde yapılır.

(7) İşveren, çalışanın yabancı ülkelerde patent alabilmesi amacıyla buluşu serbest bırakırken, bu ülkelerde uygun bir ücret karşılığında buluşu kullanabilmek için inhisari olmayan nitelikte bir kullanım hakkını saklı tutma ve saklı tuttuğu bu hakkından doğan menfaatlerine zarar verilmemesini talep etme hakkına sahiptir.